Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

Uygur Devleti 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Uygur Devleti 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Uygur Devleti Empty Uygur Devleti

Cuma Şub. 27, 2009 4:13 am
Uygur Devleti

Uygurlar hakkındaki bilgiler, Çin yıllıkları ile Göktürk ve Uygur
kitabelerinde bulunmaktadır. Uygur kelimesine çeşitli anlamlar
verilmekle birlikte en kabul göreni; akraba, müttefik anlamında
olanıdır. Uygurlar Çin kaynaklarında Hunların soyundan
gösterilmektedir. V. yüzyılda Orta Asya'nın büyük bir kısmına yayılmış
olan Töleslerin bir boyu olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygurlar bu
dönemde Kao-çı (yüksek tekerlekli arabalılar) adıyla bilinmekteydiler.
Orhun Kitabeleri'nde ise Dokuz Oğuz adı ile anılıyorlardı. Uygurlar,
Orhun ve Selenga vadilerinin yerli kavimleri idiler. Bunlar Göktürk
devleti kurulunca, onların hâkimiyetini tanıdılar. 630 yılında Göktürk
devleti Çinliler tarafından yıkıldığında serbest kalmışlar ve bir
siyasî birlik oluşturmuşlardır. Çin ise Göktürklere karşı bu Uygur
birliğini destekliyordu. Bu çağda başlarında Alp İlteber ûnvanını
taşıyan, Pusa isimli biri bulunuyordu. Uygurlar, 681 yılından sonra, İl
Teriş Kağan'ın ortaya çıkmasıyla, yine Göktürklere bağlanmak zorunda
kaldılar. Bu süre içinde kendilerini toplamış olan Uygurlar, Göktürk
İmparatorluğu'nun zayıflaması ile yeni bir fırsat daha bulmuş oldular.
Göktürklerin hâkimiyetinde bulunan Basmıl ve Karluk gibi Türk
toplulukları ile birleşen Uygurlar, 742-43 yıllarında Göktürk Kağanı
Ozamış'ı mağlûp ederek öldürdüler.


Uygur Devleti'nin Kuruluşu

Göktürk devleti ortadan kalkınca, 743 yılında Basmılların
idaresinde yeni bir devlet kuruldu. Uygurlar bu Basmıl Kağanlığı' nın
Sol Yabgusu, yani doğu Yabgusu; Karluklar ise, Sağ Yabgusu, yani batı
Yabgusu oldular. Bu yeni devlet, tam bir federal devlet biçimindeydi.
744 yılında Uygur Yabgusu, Basmıl Kağan'ını mağlûp ederek kendini kağan
ilân etti. Kağanlık ûnvanı olarak da Kutluk Bilge Kül Kağan ûnvanını
aldı. Böylece Uygur Kağanlığı kurulmuş oldu. Bu kağanlık ûnvanından da
anlaşılacağı üzere, Göktürk devletinin gelenek ve töreleri yeni Uygur
Kağanlığı'nda da devam ediyordu. Ancak Uygurlar arasında Buda ve Mani
dini gibi yabancı inanışlar yayıldıkça, Kağan unvanlarında da birtakım
değişiklikler olmaya başlayacaktır. Uygur devletini kuranlar Orhun
bölgesini yurt tuttukları için, bunlara Orhun Uygurları denilmektedir.

Kutluk Bilge Kül Kağan ölünce yerine oğlu Bayan Çur, kağan oldu.
Uygurların en büyük kağanı olan Bayan Çur Kağan, unvan olarak da
"Tengride bolmış, il itmiş Bilge Kağan" ûnvanını aldı. Bu ûnvanın
anlamı ise, Gökte doğmuş, devlet yönetmiş, Bilge Kağan demekti. Bayan
Çur Kağan devri (747-759), Uygurların dört yönde genişledikleri bir
devirdir. batıda Kara Türgeş devleti, Uygur hâkimiyetini tanımak
zorunda kaldı. Kırgız, Çik, Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatar gibi Türk boyları
itaat altına alınarak, devlet otoritesi güçlendirildi. Öte yandan yine
bu devirde, güneydeki Beş-balıg, Kuça ve Karaşar gibi zengin tarım ve
ticaret şehirleri de Uygur etkisi altına alınmıştır. Turfan bölgesi ile
Uygurlar arasındaki ilişkiler de, yine bu devirden itibaren başlamış
oluyordu. Bayan Çur Kağan'ın önemli işlerinden birisi de, onun
zamanında, Uygurlar arasında şehirleşme eğilimlerinin başlamasıdır. O,
Ordu-balıg adında başkentleri olan bir şehir kurdurmuştur (757).

Diğer yandan aynı kağan, gittikçe güçlenmekte olan Tibet
tehlikesini sezerek onlara karşı cephe aldı. İmparatorun isteği
üzerine, Çin'de büyük bir tehlike yaratan An-luşan adlı Türk asıllı bir
generalin isyanının bastırılmasına yardım etmiştir. Bu yardım sonunda
yapılan anlaşma ile, Uygur tüccarlarına Çin kapıları da açılmış oldu.
Bayan Çur Kağan'ın Şine-usu gölü yakınında bulunmuş, Göktürk yazısı ile
yazılmış olan, Türkçe bir kitabesi vardır. Bu kitabede kağan olarak
yaptığı işler anlatılmaktadır. Bayan Çur kağan'ın ölümünden sonra
yerine oğlu Bögü Kağan oldu (759) . Bögü Kağan'ın faaliyetleri siyasî
ve manevi olmak üzere başlıca iki alanda olmuştur. Siyasî faaliyetleri
daha çok Çin üzerine olmuştur. Çin'de baş gösteren isyanların
bastırılması sebebiyle sık sık Çin'e girilmiştir. Ancak Uygurların
Çin'e girişlerinde Çin'in çeşitli bölgelerine yağma akınları da
yapılıyordu. Çin'deki isyanların en önemlisi yabancı kavimlerin
Tibetliler etrafında birleşmeleri sonucunda ortaya çıkan isyan
olmuştur. Bu Tibet isyanı ancak Uygurlar yardımı ile önlenebilmiştir.

Bögü Kağan'ın manevî alandaki en büyük faaliyeti, Maniheizm dinini
kabul etmesi olmuştur. Bögü Kağan, aynı zamanda bu dinin öncülüğünü de
üstlenmişti. Bir tüccar ve şehirli dini olan Mani dininin kabulünün,
Uygurların savaşçı ruhlarını gevşetmekle beraber, ilim, sanat ve
edebiyatta ilerlemelerine katkısı olmuştur. Eskiden beri Orta Asya Türk
kavimleri arasında, çok geniş ve köklü bir kültüre sahip olan Çin'in
zapt edilemeyeceği, bu mümkün olsa bile uzun süre elde tutulamayacağına
dair yaygın bir inanış vardı. Bögü Kağan Çin'in zayıf bir anında Çin'i
ele geçirmek istemişti. Ancak veziri Baga Tarkan, adı geçen inanış
sebebiyle Kağan'ın bu girişimine karşı çıktı. Ancak sözünü
dinletemeyince Bögü Kağan'ı öldürüp Alp Kutluk Bilge Kağan ûnvanıyla
tahta geçti (779). Bundan sonraki kağanlar onun soyundan gelmiştir. Bu
tarihten sonra Uygur devletini oluşturan kabileler arasında
huzursuzluklar da başlamıştır.

Kültür ve ticaret bakımından gelişen Uygurların savaşçılık
tarafları zayıflamıştı. 840 yılında, Uygurların kuzeybatı kısımlarında
yaşayan Kırgızlar, 100 bin kişilik atlı kuvvetleri ile, Uygur
başkentine baskın düzenleyerek kağanlarını öldürüp, halkı kılıçtan
geçirdiler. Bu şekilde Bayan Çur ve Kutlug Bilge Kağan zamanında
uğradıkları saldırıların intikamını korkunç bir şekilde almış oldular.
Bu baskından kurtulan Uygurlar, canlarını kurtarmak için çeşitli
yönlere dağılmak zorunda kaldılar.



Turfan Uygurları

Kırgız baskınından kaçan Uygur boylarının önemli bir kısmı Doğu
Türkistan'a göçmüşlerdir. Burada Turfan ve Karaşar şehirlerinin
civarında yerleşen Uygurlar, Türk medeniyet tarihî açısından büyük
değer taşırlar. Daha Orhun Uygurları zamanında, tarım ve ticaret
merkezleri olan Türkistan'ın bu büyük şehirleri, Uygurların etkisi
altına girmişlerdi. Bu nedenle Uygur devletinin yıkılmasından sonra,
Turfan dolaylarına kaçan Uygurlar için, bu bölge güvenilir bir yer
olmuştur.848 yılından sonra, kendilerini toparlayıp, varlıklarını
komşularına kabul ettiren Uygurlar, 856 yılında ise kağanlıklarını ilân
etmişlerdir. Bu dönemde başlarında Mengli Kağan bulunuyordu. Mengli
Kağan, Uluğ Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan, (bugünkü Türkçe
ile; Ulu Tanrı da güç ve saadet bulmuş, kahraman, çalışkan Bilge Kağan)
ûnvanını taşıyordu.

Kağanlık merkezî olarak Turfan şehrini seçtikleri için,
kendilerine Turfan Uygurları denilmiştir. Ayrıca yazlık başkentleri
olarak Beş-balıg şehrini kullandıkları için, kaynaklarda Beş-balıg
Uygurları adı da kullanılıyordu. Çin yönetimi, bu Uygur devletini Tibet
tehlikesine karşı desteklemiştir. Uygurlar da Doğu Türkistan'da
etkinliklerini artırmış olan Tibetlileri bu bölgeden çıkarmışlardır.
Böylece batıdaki sınırlarını Urumçi şehrine kadar uzatmışlardır. Turfan
Uygurları Mani dinine inanıyorlardı . Bu dini, siyasî amaçları için de
kullanan Uygurlar, dinlerini himaye bahanesiyle Çin üzerinde baskı
kurmuşlardır.

Kültür ve medeniyet bakımından büyük gelişmeler gösterecek olan
Uygurlar, 1335 yılına kadar devletlerini yaşatacaklardır. Gerek X.
yüzyılda Çin'in kuzeyinde Hıtay devletinin kuruluşunda, gerekse Cengiz
Han devletinin gelişmesinde, bu Uygurların, öncülük, bilgi ve
tecrübelerinin çok büyük payı olmuştur. Uygurlara devlet teşkilâtında
çok önemli görevler veren Moğollar, yazı olarak da Uygur yazısını
kullanıyorlardı. Moğolların XVI. yüzyıla gelindiğinde büyük oranda
Türkleşmesinde Uygurlar, önemli rol oynamışlardır.



Sarı Uygurlar

840 yılındaki Kırgız baskınından sonra, dört bir yana dağılan
Uygurların bir kısmı, güney kesimlere, yani Çin ile Doğu Türkistan
arasındaki Kansu bölgesine indiler. Önemli bir ticaret merkezî olan bu
bölge, meşhur İpek yolu üzerinde idi. Bu bölgede yerleşen Uygurlar,
büyük bir şehir olan Kan-Cov'da yeni bir devlet kurmuşlardır. Sonradan,
Sarı Uygurlar adı ile anılacak olan bu Uygurlar, bu bölgenin yerli
halkı ile karışmadan kalmışlardır. Türk dili ve kültürünü uzun yıllar
yaşatan bu Uygur Türklerinin torunlarına bugün bile rastlamak mümkündür.

Din olarak Budizm'i kabul etmiş olan Sarı Uygurlar, ticaret ve
medeniyet bakımından çok gelişmişlerdir. Budistlerin en kıymetli
eserlerinin bulunduğu Bin Buda Mağaraları, Sarı Uygurların yaşadığı
bölgede idi. Daha sonraki yıllarda İslâmiyet'i seçen ve Karahanlılar
Çağında Türk-İslâm medeniyetine önemli katkılar sağlayan Uygur
Türkleri, bugün de varlıklarını aynı adla, devam ettirmektedirler.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz