Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BLah
BLah

!sLAmda a!L3n!n Ön3m!--1 710
Erkek Başak
Köpek
Mesaj Sayısı : 332
Doğum tarihi : 07/09/82
Yaş : 41
Nerden : İstanßuL
İş/Hobi : FutßoL Müziq Araßa Msn :)
İleti : yerine göre
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://muradiyeforum.net

!sLAmda a!L3n!n Ön3m!--1 Empty !sLAmda a!L3n!n Ön3m!--1

C.tesi Ara. 27, 2008 4:09 am
Amacı sağlam bir toplum
kurmak olan İslam, aileye çok önem vermiştir. Çünkü aile, toplumun
temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum
da sağlam olur. Aile ise evlenme ile kurulur.

Günümüzde aile kurumu, tarih
boyunca eşine rastlanmamış büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu
tehlike de, kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapan bir takım
batı ülkelerinin maddî ve manevî desteğini alarak çalışan bazı
kuruluşların yürüttüğü faaliyetlerdir. Hâlbuki kadın haklarını
savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı, kadın erkek
eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak, ailede güçlü olan
sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını
koparmak ve kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile
mefhumunu ortadan kaldırmaktır.

Günümüzde bazı insanlar da
Allah’ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek, gayr-i meşrû
ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumu-muzda zina, fuhuş ve
sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin
teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak
gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı
koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İşte bu sebepten dolayı
İslam’ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi
bu yazımızda açıklamak istiyoruz.

Her şeyden önce şunu
rahatlıkla ifade edebiliriz ki, aile kelimesi, insan zihninde bir takım
dinî, sosyal ve hukukî kavramları canlandıran sosyal muhtevalı bir
kelimedir.

Aileyi kısaca şu şekilde
tarif edebiliriz: Aile, karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve
yaratılıştan gelen bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur.
Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla
aile insanın ilk kültür ocağı, ilkokulu, ilk sevgi kaynağı ve ilk
dostlarını tanıdığı bir yuvadır.

Aile toplumun en küçük sosyal
birimidir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplumun mutlu ve
huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır.
Aile, insanları yaratan Yüce Yaratıcı’nın koyduğu kurallara göre
kurulursa sağlam ve toplumun biricik mutluluk kaynağı olur.

İslam’a göre ailenin temeli,
nikâh dediğimiz kutsal bir bağla birbirine bağlanan ayrı cinsten iki
insanın bir araya gelmesiyle atılır. Nikâh akdi, toplumun çekirdeği
sayılan bu küçük yuvanın meşrû sayılmasının ilk şartıdır. Meşrû olmayan
sebeplerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar aile
sayılmaz. Çünkü bu birlikteliğin temelinde nikâh değil, sifah
(iffetsizlik) vardır.

İslam dini, iffetsizlik sayılan zina, fuhuş ve her türlü gayri meşru ilişkiyi haram saymış ve şiddetle yasaklamıştır.
Daha önce de ifade ettiğimiz
gibi aile kurumu nikâhla başlamaktadır. Nikâh kelimesi, sözlükte;
“eklemek, toplamak” veya “akit yapmak ve cinsi ilişkide bulunmak” gibi
anlamlara gelmektedir.(1) Dini ıstılahta ise: Evlenme, karı koca
arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân veren ve
taraflara karşılıklı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir.(2)
Birbirine haram olan kadın ve erkek, bu akitle birbirlerine helâl
olurlar.

İnsan neslinin devamı,
nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan
aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile
yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine
zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem
de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir. Allah Teala bir
ayette şöyle buyurmuştur:

“Allah size kendinizden eşler
var eder. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder. Size temiz
şeylerden rızk verir. Öyleyken batıla inanıyorlar ve Allah’ın
nimetlerini inkâr mı ediyorlar? ” (3)

“İçinizdeki bekârları,
kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer
yoksul iseler, Allah onları lütfu ile zenginleştirir. Allah lütfu bol
olandır, bilendir.” (4)

İslam peygamberi de gençleri evliliğe teşvik ederek şöyle buyurmuştur:
“Gençler, sizden gücü yeten
evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusu muhafaza
eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti
kırar.” (5)

“Nikâh benim sünnetimdir.
Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin
çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan
evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar.”(6)

Saliha kadını, dünyanın en
güzel nimeti sayan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir
hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Dünya bir geçimden ibarettir. Şu geçim dünyasının en güzel nimeti de saliha kadındır.”(7)
“Mü’min, Allah korkusundan ve
O’na itaatten sonra, saliha bir kadından yararlandığı kadar hiçbir
şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa
kendisini sevindirir, üzerine yemin etse yeminini doğru çıka-rır, başka
tarafa gitse kendisinin gıyabında namusunu ve malını korur.” (8)

Evlilik, kişinin kendisini ve
eşini harama düşmekten korur, insan neslini son bulmaktan, yok olmaktan
kurtarır. Doğurma ve çoğalma yoluyla neslin devamını sağlar. Zira
toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin
muhafazası, neslin bekası ve bireyler arasında yardımlaşma ruhunun
geliştirilmesi evlilikle mümkün olur. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim,
insanları evlenmeye teşvik etmiştir.

Evlenmenin amacı, sadece
erkekle kadının şehevî duygularını tatmin etmeleri değil, insanların
üremesini sağlamaktır. Şehvet duygusu, neslin devamı için sadece bir
araçtır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz:

“Evleniniz, çünkü ben sizin
çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim.” sözüyle bunu vurgulamış
ve evlenmenin asıl amacının üreme olduğunu belirtmiştir.(9)

Allah’ın tavsiye ettiği meşrû
nikâh, öncelikle kişiye, Allah’ın mülkünde tasarruf yetkisi
vermektedir. Bilindiği gibi her şey Allah’ın mülküdür. Allah’ın mülkünü
O’nun istediği tarzda kullanmayan haram işlemiş olur. Öyleyse,
kadın-erkek münasebetleri Allah’ın dilediği tarzda ve koyduğu şartlar
çerçevesinde olmalıdır. Kadın-erkek münasebetlerinde helâl olmayan
tasarruflara dinimiz zina demiştir ve bütün cinayetler arasında zinaya
en ağır ceza takdir edilmek suretiyle bu meselede Allah’ın mülkündeki
haram tasarrufun dünyevî ve uhrevî neticelerinin azametine dikkat
çekilmiştir. Dolayısıyla Allah’a ve ahirete inanan bir kimsenin nikâh
mevzuunda çok hassas olması, zandan, şüpheli durumlardan kaçınması
gerekir.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz