Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

İnsan ÖlÜnce Neler Oluyor Okuyun Da GÖrÜn.. 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : İnsan ÖlÜnce Neler Oluyor Okuyun Da GÖrÜn.. 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

İnsan ÖlÜnce Neler Oluyor Okuyun Da GÖrÜn.. Empty İnsan ÖlÜnce Neler Oluyor Okuyun Da GÖrÜn..

Salı Ara. 23, 2008 5:15 am


Bedenin Ölümü (DışaİNSAN ÖLÜNCE NELER OLUYOR OKUYUN DA GÖRÜNrıdan Görünen Ölüm)
Ölüm anında ruh, bu dünyadaki insanların içinde yaşadıkları boyuttan
ayrılırken, geride cansız bedenini bırakır. Deri değiştiren canlılar
gibi, bu dünyadaki bedenini geride bırakır ve asıl hayatına doğru
ilerler.
Ancak geride kalan bedenin karşılaşacakları da ibret vericidir.
Özellikle bu bedene hayattayken gereğinden fazla değer verenler için.
Peki öldükten sonra bu bedenin başına neler geleceğini ayrıntılı olarak düşündünüz mü hiç?
Bir gün öleceksiniz. Belki hiç beklenmedik bir şekilde. Ekmek almak
için bakkala giderken yolda bir araba kazası geçireceksiniz. Ya da
amansız bir hastalık hayatınıza son verecek. Veya bir anda kalbiniz
duracak.
Böylece ölümü tatmaya başlayacaksınız.
Bu andan itibaren de, bedeninizle hiçbir ilişkiniz kalmayacak. Hayat
boyu "ben" dediğiniz ve sahiplendiğiniz o beden, sıradan bir et parçası
haline gelecek. Ölümünüzle birlikte bedeninizi başka insanlar taşımaya
başlayacaklar. Etrafta ağlayanlar, "daha dün buradaydı", "dağ gibi
adamdı" diyenler olacak. Sonra o bedeni alıp evin bir odasına, belki de
morga koyacaklar. Orada bir gece bekleyecek. Ertesi gün gömme işlemleri
başlayacak. Cansız bedeni alıp gasilhaneye götürecekler. Görevli,
kaskatı kesilmişolan bedeninizi soğuk suyla yıkayacak. Ancak bu aşamada
ölümün izleri de bedende aşikar hale gelecek. Morarmalar başlayacak.
Daha sonra bedeni beyaz bir bezle, kefenle saracaklar. Sonra da tahta
tabuta koyup üstüne yeşil bir örtü örtecekler. Cenaze arabası gelecek,
tabutu devralacak. Araba mezarlığa doğru ilerlerken, yolda hayat devam
edecek. Bazı insanlar cenaze geçiyor diye saygı gösterecek, çoğu kendi
işine bakacak. Sonra mezarlığa gelinecek. Tabut, sizi sevenler ya da
seviyor gibi görünenler tarafından ellerde taşınacak. Etrafta
muhtemelen yine ağlayanlar, sızlananlar olacak. Sonra o kaçınılmaz
yere, mezara gelinecek. Üstünde sizin isminiz yazılı... Bedeni tabuttan
çıkarıp beyaz kefenle birlikte mezarın içine atacaklar. Ve sonra son
işyapılacak. Ellerine kürek alanlar, beyaz kefenin içindeki bedenin
üzerine toprak atmaya başlayacaklar. Kefenin ağzını açıp içine de
toprak atacaklar. Ağzınıza, burnunuza, boğazınıza, gözlerinize
topraklar dolacak. Topraklar yavaşyavaşkefeni örtecek. Biraz sonra
işleri bitecek ve gidecekler. Mezarlık her zamanki derin sessizliğine
bürünecek. Gidenler, kendi hayatlarına geri dönecekler, ama gömülen
beden için artık hayatın hiçbir anlamı kalmamışolacak. Dünyadaki hiçbir
güzellik, hiçbir güzel ev, güzel insan, güzel manzara artık o beden
için bir şey ifade etmeyecek. Bedeniniz, hiçbir dostunuzla artık
görüşemeyecek. Beden için var olan tek şey, artık yalnızca toprak ve
onun içindeki bakteri ve kurtlar olacak.
Öldükten Sonra Ne Hale Geleceğinizi Hiç Düşündünüz mü?
Zaten gömülmenizle birlikte bedeniniz hem içten hem de dıştan gelen etkilerle hızlı bir parçalanma sürecine girecek.
Vücutta oksijen kalmayacağından, bir süre sonra mikroplar faaliyete geçerek bedene yayılacaklar.
Karında toplanan gazlar cesedi şişirecek ve bu şişlik vücudun her tarafına yayılarak, bedeni tanınmaz hale getirecek.
Bundan sonra gazın diyaframa yaptığı basınçtan dolayı ağızdan ve burundan kanlı köpükler gelmeye başlayacak.
Çürüme ilerledikçe kıllar, tırnaklar, avuç içleri ve tabanlar yerlerinden ayrılacaklar.
Bu dışdeğişmeyle beraber, iç organlarda da (akciğer, kalp ve karaciğerde) çürüme başlayacak.
En korkunç olay ise bu noktada gerçekleşecek; karın bölgesinde toplanan
gazlar deriyi zayıf noktasından patlatacaklar ve bedenden tahammül
edilmez derecede pis kokular yayılacak. (Ölü insan kokusu, dünyanın en
iğrenç kokularındandır.)
Bu süre içinde kafadan başlamak üzere, adaleler de yerlerinden ayrılacak.
Cilt ve yumuşak kısımlar tamamen dökülecek ve iskelet gözükmeye başlayacak.
Beyin tamamen çürüyecek ve kil görünümünü alacak, kemikler bağlantılarından ayrılacak ve iskelet dağılmaya başlayacak...
Bu olay, ceset bir toprak ve kemik yığını haline gelene kadar böylece devam edecek.
"Ben" sandığınız bedeniniz böylelikle korkunç ve iğrenç bir şekilde yok
olacak. Geride kalanlar sizden söz ederken, topraktaki tüm kurtlar,
böcekler ve bakteriler sizin etlerinizi kemirecekler.
Eğer bir kaza sonucunda ölür de, gömülmezseniz, o zaman çok daha feci
bir manzara ortaya çıkacak. Bedeniniz, sıcak havada açıkta kalmışbir et
gibi, kurtlanacak, birkaç gün içinde bir kurt yumağı haline dönüşecek.
Kurtlar, son et parçasını da yiyene kadar iskeletin kıvrımları arasında
dolaşacaklar.
Böylece "en güzel bir biçimde" yaratılmışolan insan hayatı, olabilecek en korkunç biçimde sona erecek.
Peki neden?
İnsan vücudunun öldükten sonra bu hale getirilmesi Allah'ın
dilemesiyledir. Ve bunun çok büyük bir hikmeti vardır. İnsan,
kendisinin aslında bedenden ibaret olmadığını, bedeninin yalnızca
kendisine giydirilmişgeçici bir kılıf olduğunu, bu korkunç sonu görerek
anlamalı, bedenin ötesinde bir varlığı olduğunu hissetmelidir. İnsan,
sadece bedenden ibaret olamayacağını, bedenin ötesinde onu bir araç
olarak kullanan ruhun var olduğunu anlamalıdır.
Allah kendini "et ve kemikten" ibaret sanan insana, belki de bunun bir
aldanışolduğunu kavratmak için böyle ibret verici bir son hazırlamıştır.
İnsan, bedeninin ölümüne bakmalı, bu geçici dünyada adeta sonsuza kadar
kalacakmışgibi sahiplendiği ve bütün arzularına boyun eğdiği bedeninin
akıbeti hakkında düşünmelidir. O beden toprağın altında çürüyecek,
kurtlanacak ve iskelete dönüşecektir.
DÜNYA HAYATININ GEÇİCİLİĞİ
Hiç düşündünüz mü?
Neden insan sık sık temizlenmek zorundadır? Neden temizliğine, bakımına
dikkat etmezse, vücudu, ağzı kokar, cildi ve saçı yağlanır? Neden
terler ve bu terin kokusu son derece kötüdür?
İnsanın aksine, çicekler son derece güzel kokulara sahiptirler. Gül ya
da karanfil, pis çamurlu bir toprakta yetişmelerine rağmen binlerce
yıldır son derece güzel kokarlar. Ama insan, biraz dikkat etmediğinde
kötü kokmaya başlar ve bunu ancak iyi bir bakımla engelleyebilir.
Neden böyle olduğunu, insanın neden bu şekilde bir eksiklikle
yaratıldığını hiç düşündünüz mü? Allah'ın neden çiçekleri güzel kokulu
yaparken, insan bedeninin bu şekilde acizliklerle dolu olduğunu hiç
aklınıza getirdiniz mi?
İnsan yalnızca bu saydığımız özelliklerle kalmaz; yorulur, acıkır, susar, canı acır, midesi bulanır, hastalanır…
İnsanlara bunlar doğal şeylermişgibi gelir, ama bu bir aldanıştır.
İnsan hiçbir zaman kötü kokmayabilir, hiçbir zaman başağrısı
çekmeyebilir, hiçbir zaman hasta olmayabilirdi. Tüm bu zorluklar,
"tesadüfen" oluşmuşdeğil, özel olarak yaratılmışlardır. Allah, insanı
belirli bir amaç, belirli bir hikmet doğrultusunda bu şekilde
yaratmıştır.
Bu amaçlardan biri; insanın aciz bir varlık, bir "kul" olduğunu
anlamasıdır. Eksiksiz, mükemmel olmak Allah'ın vasfıdır, O'nun kulu
olan insan ise sonsuz derecede ek******, zayıftır ve dolayısıyla O'na
sonsuz derecede muhtaçtır. Allah bir ayette, konuyu çok hikmetli bir
biçimde açıklar:
Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise,
Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır.
Dileyecek olsa, sizi giderir (yok eder) ve yepyeni bir halk getirir.
Bu, Allah'a göre güç değildir. (Fatır Suresi, 15-17)
İnsanın sahip olduğu kusur ve eksikliklerin başka bir amacı ise, bu
yurdun geçiciliğini hatırlatmasıdır. Çünkü söz konusu kusur ve
eksiklikler, bu dünyadaki bedene mahsusturlar. Ahirette, cennet ehli
yeni bir bedenle, eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yaratılacaktır. Bu
dünyadaki zayıf, eksik, kusurlu beden, müminin gerçek bedeni değildir,
geçici bir süre içinde kaldığı bir kalıptır.
Bundan dolayıdır ki, dünyada kusursuz bir güzellik elde edilemez.
Fiziksel yönden en güzel, en çekici, en kusursuz olduğunu sandığımız
bir insan da, diğer tüm insanlar gibi fiziksel ihtiyaçlarını
gidermekte, terlemekte, kimi zaman ağzı kokmakta, kimi zaman yüzünde
sivilce çıkmaktadır. Temiz kalabilmek için sürekli yıkanmak ve bakım
yapmak zorundadır. Kimi insanın yüzü güzeldir, ama fiziği o kadar
düzgün değildir. Bunun tersi de mümkündür. Kimisinin gözü güzel, fakat
burnu eğri olabilir. Bu özelliklerin sonsuz varyasyonlarını
sayabiliriz. Dışgörünüşolarak gerçekten kusursuz gibi görünen bir
kimsede de hiç umulmadık bir hastalık, rahatsızlık ya da kusur
bulunabilir.
Herşeyden önemlisi, en mükemmel görünen insan bile mutlaka yaşlanır ve
ölür. Beklenmedik bir anda bir kazayla paramparça olabilir. Dünyadaki
beden gibi, dünyanın bizzat kendisi de eksik, kusurlu, yetersiz ve
geçicidir. Bütün çiçekler mutlaka solar, en güzel yiyecekler çürür,
bozulur, kokuşur. Tüm bunlar bu dünyaya mahsus eksik ve kusurlardır.
Bizlere tanınan kısa dünya hayatı da, taşıdığımız beden de Allah'ın çok
kısa bir süre için verdiği geçici emanetlerdir. Sonsuz bir yaşantı ve
mükemmel bir yaratılışise yalnızca ahirete mahsustur. Rabbimiz bir
ayetinde şöyle buyurur:
Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının
********************************ı (kısa süreli faydalanması)dır. Allah
Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. (Bu da) iman edip
Rablerine tevekkül edenler içindir. (Şura Suresi, 36)
Bir başka ayette, dünyanın gerçek mahiyeti şöyle anlatılır:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir
oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve
çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun
bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra
kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp
oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah'tan bir mağfiret ve
bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanışolan bir
********************************dan başka bir şey değildir. (Hadid
Suresi, 20)
Kısaca bu dünyada Allah sonsuz kudret ve bilgisinin bir göstergesi
olarak birçok güzellik, sanat ve harikalık ile çok çeşitli kusur ve
eksiklikleri de aynı anda yaratmaktadır. Mükemmellik ve kalıcılık bu
dünyanın kanununa aykırıdır. Gelişen teknoloji de dahil olmak üzere,
insan aklının düşünebileceği hiçbir şey Allah'ın bu kanununu
değiştiremeyecektir. Böylece insanlar bir yandan ahireti özleyip ona
kavuşmak için çabalamalı ve Allah'a gereken şükür ve takdiri
göstermelidirler. Bir yandan da bunların gerçek yerinin bu geçici dünya
değil, eksik ve kusurlardan arındırılmışve müminler için
hazırlanmışebedi cennet hayatı olduğunu anlamalıdırlar. Kuran'da, bu
gerçek çok açık bir biçimde bildirilir:
Hayır, siz dünya hayatını seçip üstün tutuyorsunuz. Ahiret ise daha hayırlı ve daha süreklidir. (A'la Suresi, 16-17)
Bir başka ayette ise, "gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur"
(Ankebut Suresi, 64) denir. "Asıl hayat"ımız olan ahiret ile geçici bir
yurt olan dünya arasında, perde kadar ince bir sınır vardır. Ölüm, işte
bu perdeyi kaldırır. Ölümle birlikte bu dünya ve bedenle olan ilişki
kesilecek, yepyeni bir yaratılışla sonsuz hayata başlangıç yapılacaktır.
Ölümle birlikte başlayacak olan hayat gerçek hayattır. Eksiklik, kusur,
geçicilik dünyaya ait kanunlardır. Gerçek kanunlar; kusursuzluk,
ölümsüzlük, mükemmellik üzerine kuruludur. Bir başka deyişle, normal
olan, bir çiçeğin hiç solmaması, bir insanın hiç kirlenmemesi, hiç
yaşlanmaması, bir meyvenin hiç çürümemesidir. Asıl kanunlar, insanın
her istediğinin anında gerçekleşmesini, insanın hiçbir acı ve hastalık
yaşamamasını, hiçbir zaman üşümemesini, ya da terlememesini gerektirir.
Ancak asıl kanunlar, asıl hayatta; geçici kanunlar da geçici olan bu
dünya hayatındadır.
Asıl kanunların yurdu, yani ahiret ise çok yakındır. Allah dilediği an
insanın buradaki yaşamına son verip, onu ahirete geçirebilir. Bu geçiş,
bir göz açıp-kapaması kadar çabuk gerçekleşecektir. Rüyadan uyanmak
gibi... Ölümle birlikte sona erecek olan dünyanın, ahirete göre ne
denli kısa olduğu Kuran'da şöyle anlatılır:
Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki:
"Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki:
"Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz," "Bizim,
sizi boşbir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp
getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" (Müminun Suresi, 112-115)
Ölümle birlikte rüya sona ermişve gerçek yaşam başlamıştır. Yeryüzünde
"bir gün ya da bir günün birazı kadar", hatta "bir göz çarpması" kadar
kalmışolan insan, yaptıklarının hesabını vermek üzere Allah'ın huzuruna
çıkar. Eğer dünyada iken ölümü aklında tutmuş, Allah'a kavuşacağının
bilincinde olmuşise, kurtulmayı umacaktır. Kuran'da "kitabı sağ eline
verilen" bu kurtulmuşların şöyle diyeceği haber verilir:
"... Alın kitabımı okuyun. Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış(anlamış)tım." (Hakka Suresi, 19-20)
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz