Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

Ağrı Dağı Efsanesi 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Ağrı Dağı Efsanesi 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Ağrı Dağı Efsanesi Empty Ağrı Dağı Efsanesi

Salı Kas. 18, 2008 4:16 am
Ağrı Dağı Efsanesi Agridagi_efsanesi









Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal’in 1970
yılında yazılan romanına ad olmuştur. Adı Efsane olmasına rağmen, kitapta
anlatılanlar aslında efsane değil, tarihi izler taşıyan bir aşk hikayesidir.






Yaşar Kemal Ağrı Dağı
Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır. Hikayede
at, kutsal meşe ağacı, demirci gibi destansı; sofi, kervan şeyhi, paşanın
kızını vermek için Ahmet ‘in dağın doruğuna çıkıp ateş yakması gibi hikaye ve
masal motifleri yer almaktadır. Romana konu olan efsanenin özetle şöyledir.


Ağrı Dağı’nda bulunan
ve Küp Gölü denilen bir gölün etrafında, çobanların her yıl bahar mevsiminde
gerçekleştirdikleri bir törenin anlatımıyla başlıyor. Buna göre çobanlar karlar
eridikten ve karların altından ortaya çıkan toprak yeşermeye başladıktan sonra
bir sabah gün doğmadan Küp Gölü’nün etrafında toplanır, Ağrı Dağı’nın Öfkesi
denen nağmeyi çalmaya başlarlar ve gün batımına kadar bunu sürdürürler. Gün
batımında küçük beyaz bir kuş gelir ve gölün mavi sularına bir kanadını üç kez
daldırıp çıkarır. Ardından da iri bir atın gölgesi gölün üstüne düşer. Bu anlatı
birkaç kez daha yinelenir romanda. Romanın geri kalan kısmı bu anlatıya ve
törene kaynaklık eden olayı anlatır.


18 inci yüzyılda
Beyazıt bir sancak Merkezidir. Beyazıt Paşası Mahmut Han’dır. Mahmut
Han’ın Kır atı, şimdi İran sınırları içinde kalan, Gürbulak Açık Pazar Yeri
ve Meteor çukurunun karşısındaki, Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik
köyünden yaşayan Ahmet’in evinin kapısına gelir.



Sofi denilen yaşlı
kişi bu atın neden burada olduğunu sorar Ahmet’e. Ahmet bu atla ilgili bir
bilgisinin olmadığını söyler. Bunun üzerine töreye uyarak, atı uzak bir yere
bırakır Ahmet. Ancak eve geldiğinde atı Sofi’nin yanında görür. Bu uygulamayı
tam 3 kez yapar ve hepsinde aynı sonuçla karşılaşır. Sofi 3 kez bırakılıp geri
dönen atın töreye göre Ahmet’in olduğunu ve gerçek sahibi kim olursa olsun, onu
geri alamayacağını söyler. Bunun üzerine Ahmet, bu gösterişli atı sahiplenir ve
“At benim kısmetimdir” der. Bu sırada Mahmut Han da kaybolan atını aramaktadır.
Ancak Ahmet atını vermeye razı olmaz. Mahmut Han, civardaki beyleri toplar,
onlar aracılığıyla atını istetir. Ahmet töreye göre bu atın kendisinin olduğunu
ve kimseye veremeyeceğini söyler. Mahmut Han atını almak için Ağrı Dağı’na
gider, ancak Sofi’nin dışında kimseyi bulamaz ve Sofi’yi de zindana attırır.
Civardaki beyler atı, Ahmet’i ve köylüleri bulacaklarına dair Mahmut Han’a söz
verirler. Mahmut Han onlara armağan verip gönderir.



Zindanda
bulunan Sofi’yle Mahmut Han’ın üç kızından biri olan Gülbahar ilgilenir. Sofi
Gülbahar’a kaval çalar. Ağrı Dağı’nın Öfkesi diye bilinen nağmeyi çalar. Mahmut
Han, Sofi’ye, at ve Ahmet bulunursa kendisini zindandan çıkarabileceğini söyler,
ancak Sofi bunun mümkün olmadığını söyler. Milan aşiretinden Musa denilen kişi
Ahmet’i ikna etmek için



Hakkari’ye gönderilir. Ahmet’i
ve köylüleri geri getirir, ancak Ahmet’i de Musa’yı da kandırmışlardır. ikisi de
zindana atılır. Gülbahar zindana gizlice yemek götürmeyi sürdürür.



Bu sırada Ahmet’i
görür. Gülbahar farklı bir ruh haline girer. Ahmet’e yakınlık duymaya başlar ve
bir gece Zindancı Memo’dan izin alıp Ahmet’le görüşür. Ertesi gece Zindancı Memo
istemeye istemeye yine izin verir Gülbahar’a. Mahmut Han 40 gün içinde kaybolan
atının kendisine iade edilmesini ister, aksi takdirde zindandaki Sofi, Ahmet ve
Musa’nın öldürüleceğini söyler. Bunun üzerine Gülbahar, atı Ağrı Dağlılardan
istemeyi düşünür. Yardım etmesi için konuyu kardeşi Yusuf ‘a açar. Yusuf bu
fikre şiddetle karşı çıkar. Ancak Yusuf bu konudan kimseye bahsetmeyeceğine
söz verir. Gülbahar bu konuyu Sofi’ye de açar ve onu da ikna edemez. Demirci
Hüso denen kişiye başvurur. 0 da Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne gönderir, Kervan
Şeyhi, Kervankıran yıldızına bakar ve yıldızın bir tarafının aydınlık, bir
tarafının karanlık olduğunu ve derdinin dermanının olduğunu söyler. Gülbahar
ertesi gece Demirci Hüso’nun dükkanının önünde bir at görür. Demirci Hüso gidip
Mahmut Han’ın kaybolan atın getirir. 0 gece Gülbahar ve Ahmet, Zindancı Memo’nun
odasında birlikte olurlar. Zindanc Memo kıskançlık içindedir, Gülbahar ve Ahmet,
Zindancı Memo’nun odasında uyurlarken, o elinde kılıcıyla birkaç kez gelir,
uyandıklarında kılıcını üç kez havaya kaldırır, ancak onları öldüremez. Mahmut
Han getirilen atın kendisinin olmadığını söyler. Etrafındaki beylerden biri atın
Mahmut Han’a ait olduğunu söyler gibi olur, ancak, Mahmut Han hiddetlenir,
Beyazıt’a tellal yollar. Tellallar zindanda bulunan üç kişinin cumartesi günü
sabahleyin asılacaklarını söyler. Demirci Hüso da bunun üzerine atı alır ve
salar, at Beyazıt’ta şahlanır ve Ağrı Dağı’na yollanır. Gülbahar ne yapacağını
bilemeyecek kadar çaresiz durumdadır. Zindanların olduğu yere gider. Burada
kendinden geçmiş bir halde “Ahmet öldürülürse ben de kendimi sarayın uçurumundan
atarım” der. Zindancı Memo bunu duyar. Gülbahar zindandaki üç kişiyi serbest
bırakması için Memo’ya yalvarır ve ne isterse yapacağını söyler. Memo ondan bir
tutam saç ve bu gecenin ve kendisinin unutulmamasını ister. Gülbahar kabul eder
ve ona bir tutam saç verir. Memo da zindandaki üç kişiyi salıverir. Güneş
doğunca cellatlar zindanın kapısına dayanır. Memo onlara mahkumları
salıverdiğini söyler, cellatlar onunla çarpışmaya başlar ve bu çarpışma sarayın
uçurumuna kadar devam eder, uçurumun kenarında Memo kendini aşağı bırakır ve
ölür. Elinde bir tutam saç vardır.



Sarayda meydana
gelen bu sıra dışı olayları bilen Yusuf, büyük bir korku içindedir. Her şeyi
babasına anlatmayı düşünür. 3 gün hasta yatar. Gülbahar’la konuşur, kaçmayı veya
her şeyi anlatmayı teklif eder. Çünkü Yusuf, babasının İsmail Ağa’ya gelip ona
yalvarmazlarsa ikisinin de gözlerini oyacağını söylediğini duymuştur. Yusuf
bütün olan biteni anlatır. Gülbahar hapsedilir, kuyuya kapatılır ve başına iki
nöbetçi konur. Bu haber kısa sürede çevre illerde duyulur. Çevre köylerden
insanlar saraya koşar, kafileler halinde gelirler. Mahmut Han bu büyük
kalabalıktan korkar ve Gülbahar’ı onlara vermek zorunda kalır. Ahmeti ve
Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne götürürler. Şeyh onları Hoşap Kalesi’nin beyine
gönderir. Yanlarına halifesi Ibrahimi de katar. Hoşap Kalesi’nin Beyi onlara
sahip çıkar. Molla Muhammet adlı birini Mahmut Hana gönderir. Ancak iyi haberler
gelmez. Mahmut Han genç çifti istemektedir, Hoşap Kalesi’nin Beyi onları vermez.
Ahmet ile birlikte ava çıkarlar. Mahmut Han aynı zamanda bir Osmanlı paşasıdır.
Çevresindeki bazı beyleri Hoşap Kalesine gönderir. Ancak onlar da elleri boş
geri gelir.



Mahmut Han,
Erzurum’daki Rüstem Paşa’ya mektup yazar ve yardım ister, ancak Rüstem Paşa kızı
oğlana vermesinin gerektiğini bildirir ve ona alay dolu bir mektup gönderir.
Hoşap Kalesi’nin Beyi, Molla Muhammet’i yeniden gönderir ve Bey’in ne yapmak
lazım geliyorsa yapmaya hazır olduğunu bildirir. Mahmut Han tedirginlik
içindedir, çevredeki ahalinin sarayın üzerine yürümesinden ve Osmanlı’nın
gözünden düşmekten korkmaktadır. Sonunda kızı bir şartla vermeyi kabullenir.
Ahmet Ağrı’nın tepesine çıkacak ve büyük bir ateş yakacaktır. Ahmet bunu
kabullenir. Her geçen dakika daha fazla insan bu olayı görmek amacıyla gelmekte
ve Mahmut Han ve İsmail Ağa daha çok gerilimin içine girmektedir. Bu gerilim
onun Ahmet zirveye çıkamazsa da kızı ona verdiğini ilan etmesine yol açar.
Sonunda ateşi yakar. Gelir ve kızı alır ve gider, ancak ona dokunmaz. Kız bunun
nedenini sorar ondan. Ahmet kıza onu nasıl kurtardığını sorar. Gülbahar da
anlatır. Ahmet gider, arkasından Gülbahar onu takip eder, ancak Küp Gölü denen
gölün orada onu kaybeder. Efsanenin sonunda, birkaç kez yinelenen, çobanların
her yıl bahar ayında gerçekleştirdikleri törensel uygulamanın anlatısının
ayrıntıları da tamamlanır:



“0 gün bugündür, Küp Gölü’nün
oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi parlak, uzun
saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya
dikmiş Gülbahar’ı görürler. Arada sırada Ahmet gölün sularında Gülbahar’ın
gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet’e yürür, ‘Ahmet, Ahmet!’ diye
bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır. ‘Ahmet, Ahmet! Sen de benim yerimde olsan
benim yaptığımı yapardın. Yeter artık gel Ahmet. Ahmet!’Göl kaynar, Ahmet
silinir, Gülbahar silinir ve küçücük bir ak kuş gelip kanadını suyun som
mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir
geçer.”
BaRaN
BaRaN

Ağrı Dağı Efsanesi 1210
Erkek Yay
Yılan
Mesaj Sayısı : 873
Doğum tarihi : 02/12/89
Yaş : 34
Nerden : güneşin doğduğu yer(DOĞUBEYAZIT)
İş/Hobi : cep telefonu
Bilgi : <center><font color="blue"><marquee direction="left" style="background:white">Muradiye Forum Bilgi Paylaşım Platformu</marquee></font></center
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 8
Kayıt tarihi : 20/12/08
http://muradiyeforum.net

Ağrı Dağı Efsanesi Empty Geri: Ağrı Dağı Efsanesi

Paz Mart 01, 2009 6:32 pm
vaybe sağol kardeşim okurken ağrı dağı efsanesi filmi gözümde canlandı
eline sağlık güzel paylaşım
ebrar
ebrar

Ağrı Dağı Efsanesi 810
Kadın Koç
Horoz
Mesaj Sayısı : 388
Doğum tarihi : 29/03/69
Yaş : 55
Nerden : türkiye
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 09/02/09
http://www.kadinca.hareketforum.com

Ağrı Dağı Efsanesi Empty Geri: Ağrı Dağı Efsanesi

Paz Mart 01, 2009 11:30 pm
ellerine sağlık daha evvel okumuştum çok güzel bir efsane
hakikaten okuyunca insan gözünde canlandırabiliyor
NokiaTr
NokiaTr

Ağrı Dağı Efsanesi 110
Erkek Başak
Horoz
Mesaj Sayısı : 2
Doğum tarihi : 02/09/93
Yaş : 30
Nerden : istanbul
İş/Hobi : WEB SİTE
İleti : NokiaTr
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 22/02/09

Ağrı Dağı Efsanesi Empty Geri: Ağrı Dağı Efsanesi

Cuma Mart 06, 2009 11:15 am
BENDE AGRILIYIM
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz